31 Ekim 2014 Cuma

Sandalyeden Neler Yapılır?

         Atmaya kıyamadıklarınızla dolu bir odanız ya da ardiyeniz mi var? Tamam şimdi gidip açıp bakın, muhtemelen bir işe yarama ihtimali olmayanları hemen hızla çöpe çıkarın ve vazgeçmeyin, ertelemeyin.. Yoksa uzunca bir süre daha yer kaplamasına müsaade etmek zorunda kalacaksınız, diğerlerini ise bir gözden geçirin. Varsa eski bir sandalye hazırsanız yeniliyoruz :)

       

Biraz boya, bacaklarını da söküp duvara sabitledik mi pekala şık bir raf olabiliyor.


Salıncak için benim yaşım geçmiş olsa da eminim sizin hoş bir sürpriz yapabilecekleriniz vardır ki bence konforlu ve şık görünüyor.



Saksı fikri de hiç fena değil, ev içerisinde fazla yer kaplar mı bilemedim ama bahçe dekorasyonu için bence şahane.


*görseller alıntıdır.

Sandalyeler üzerinde kıyafet biriktirmeye bayılanlardan mısınız? Yani dolabı açıp içine koymaktansa sandalyeye asmaktan güzeli mi var! Madem öyle  gerçekten askılık olsunlar ki bence ilki fazlasıyla da güzel olmuş denene bilir gibi ne dersiniz?





24 Ekim 2014 Cuma

Film İzle : Halam Geldi

   
      Filmi izlerken çok etkilendim, sarsıldım, sinirlendim. Sanırım bunda filmin başında ve sonunda yapılan uyarıların etkisi oldukça fazla. Geçmişte yaşanılan gerçek bir olay, isimler değiştirilerek filme konu olmuş.






     "Halam Geldi" adı gibi ironik, içinde çok şey anlatan bir film. 3 "çocuk" Diyarbakır'dan Kıbrıs'a gönderilmiş ailelerin çocukları... ÇOCUK GELİNLERin hikayesi. Filmi izleyin, daha detaylı bilgi almak içinse http://www.halamgeldi.com/ inceleyebilirsiniz.

Cinsel Şiddet Karşısında Sessiz Kalma

      Hollaback! Canımız Sokakta! 2005 yılında 7 kadın ve 1 erkek tarafından kurulmuş ve aldığı destekle küresel bazda her türlü tacize karşı koyma görevini üstlenmiş. Hikayeni paylaşabilir, yapabileceleklerin hakkında bilgi alabilirsin.

       Kahdem Kadınlara hukuki destek merkez derneğinden, hukuki anlamda yardım alabilir, sorularını paylaşabilirsin.

       Mor Çatı 'yla iletişim sağlayabilir ve sığınabilirsin. 

       Türkiye Ensest Atlası Ensest Türkiye'de bir tabu! Ancak var ve yaşanıyor..

       Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Temel amacı "Kadının kalkınması yoluyla toplumun maddi ve manevi kalkınması için çalışmak ve bu konuda yardımlaşma ve dayanımayı sağlamak" olan bu derneğe ulaşabilirsin.

      cinsel şiddete karşı kadın platformu Cinsel şiddete uğramış ve halihazırda mahkeme süreçleri devam eden bir grup kadın tarafından kurulmuş. "Her kadının bir şekilde maruz kaldığı, kadına yönelik şiddetin bir türü ve erkek egemen sistemin kadın bedeni üzerindeki baskı ve denetim araçlarından biri olan cinsel şiddetle mücadele etmek üzere" çalışmalarını sürdürüyorlar. Her konuda destek alabilirsin.

      Her ne yaşamışsan, ne olmuşsa sessiz kalmak zorunda değilsin, birileri yanında. Sessiz kalma. 

22 Ekim 2014 Çarşamba

İzmir Bit Pazarı

         Ne aramıştınız? Elektronik, antika, mobilya, müzik aletleri... Aklınıza ne geliyorsa... Pazar günleri İzmir'de Halkapınar stadyumunun karşısında kocaman bir "bit pazarı" kuruluyor. Gidip bakın, özellikle antika konusunda inanılmaz uygun fiyatlara çok çok iyi durumda ürünler bulabiliyorsunuz. Piyano bile gördüm siz düşünün. Yok abi ya, güven olmaz onlara.. Denemeden de alınmaz gibi düşünceler varsa kafanızda hemen atın zira çoğu esnafta ürünlerini buradan tedarik ediyormuş. Üstelik bir çok satıcıda da alacağınız ürünü deneme şansını elde ediyorsunuz.





       Baştan uyarıyım, duyduğunuz fiyatın uygunluğuna şaşırıp hemen zıplamayın. Daha uygunu vardır, bulamadıysanız da pazarlık yapın çünkü bit pazarı için söz konusu fiyat beklentinizin altında ancak gerçek fiyatın üzerinde olabilir. Genel olarak 1 lira, 5 lira, 10 lira gibi fiyatlara giden ürünleri pahalıya almak istemezsiniz. Her şey 1 lira yok artık deyip şok olsam da ortama çabucak uyum sağlayıp kendime geldim bende :) Nacizane tavsiyem paspal gitmeniz, görünüşe göre de fiyatlar artabiliyor. Almak istediğim bir gaz lambasını satıcı benden önce sorana 3 lira demişken bana 15 lira dedi örneğin, ama ben en sonunda aynısını 2 liraya bir başkasından aldım.






         Özellikle güzel ürünleri çabucak almak adına pazar sabah 7-8 gibi saatleri ya da cumartesi gece 20:00'dan sonrasını tercih edebilirsiniz. Öğle saatlerine pek bir şey kalmıyor, çoğu satıcı da 15:00'den sonra tezgahını toplamaya başlıyor. (Gece gidilir mi demeyin, çoğu satıcı cumartesi geceden tezgah açıp sabahlıyormuş, millet el fenerleri ile gelip güzelim pikapları, plakları, kitapları topluyormuş haberiniz olsun.)

        Bit pazarındaki uygun fiyatları ve çeşidi duyunca gitmeden yapamazdım ki ara ara da gidip bakacağım. İnternet satışından ya da sahaf fiyatlarından çok daha uyguna çok güzel plaklar aldık ve kondisyonları oldukça iyi durumda...(45'likler için aynısını söyleyemeyeceğim, 5 tanesinden ancak 2 tanesi oldukça iyi ses verdi, tanesi 2 lira olunca çok sallamadık ancak 1 liraya The Beatles aldığımı ve temiz ses verdiğini de söylemek isterim.) Bana hitap eden şeyler çıkmaz ordan diyorsanız yine çok yanıldığınızı belirtmek isterim, bütün sergilere tek tek bakın. Bulduğunuz şeyi görünce ve fiyatı duyunca çok çaktırmayın, satıcıyı uyandırmayın. Sakinliğinizi koruyun, bazı satıcılar sattıkları ürünler konusunda pek fikir sahibi olmayabiliyor.. Ya da tam tersi nadiratın farkında olup fiyat kırmayabiliyor. Durumun gidişatına göre değerlendirmelerinizi yapın.





       Bunlarda bizim aldıklarımızdan, fiyat olarak aşırı ucuz değillerdi ancak yine de piyasanın altındalardı. Denemeden almamıza karşın bir tek sorunla karşılaşmadık, kapakları da bir hayli iyi muhafaza edilmiş.



16 Ekim 2014 Perşembe

Bir iki kelam edelim

     Kim "dedikodudan hiç hazetmem" diyorsa yalan! Bizim kadar meraklı bir millette yeter ki birazcık malzeme olsun, en nihayetinde konu tıkanınca evlilik programlarındaki özel hayatları tartışan zihniyetlere sahibiz ki ondan önce gündemdeki olaylar var. Magazin programları neden bu kadar iş yapıyor sanıyorsunuz. Seviyoruz, ayılıp bayılıyoruz. Meraklıyız en nihayetinde.. De mesele bu değil. Yani en azından buraya kadarı kendi halinde, zararsız. 

    İşin rahatsız eden boyutu, özel hayat tacizcileri! O kadar çoklar ki... Alakasız komşu, bakmasan olmaz kim geldi kim gitti diye. Akşamları çetele tutup, renksiz hayatını başkaların hayatlarını kurarak renklendiriyor olmalısın seni de anlarım da bari göze sokma, rahatsız etme! Ya da dıdıdımın dıdısının bilmem nesi olan sözde akrabam, bütün sosyal hesaplarımı bulup red ettikçe takip etmeye çalışma. İstemiyorumdan anla! Hiç sevmediğim, senin de beni sevmediğin her halinden belli olan arkadaşım;  zorlama kendini ciciş görünecem diye umrumda değilsin. Bende umurunda olmayayım. Hasetinden patlayan tarifsiz kişilik, önüne bakarsan mutlu olmak aslında çok kolay... Kendine odaklan, boşver onu bunu... Ay bir de bizden bir bok olmazcılar var. Sizi bilmem de siz ne zaman oldu "biz?" Sen olmadın ya da olmuyorsun diye aynı yerde durduğumuzu da nereden çıkardın? Onu bende yaparımcıları da es geçmek istemem, durma lütfen "yap" o zaman konuşalım. Hepinize benden selam, esefle öperim. 

15 Ekim 2014 Çarşamba

Bohem Yatak Odası

       Yeni eve çıktığımdan beri içimde bir dekorasyon aşkı, az maliyetle neler yapabilirim diye araştırmalar içerisindeyim. Bohem stili, dekorasyondan ziyade bir hayat tarzı olsa da renk renk kumaşlar, sanatsal bir atmosfer, hafif retro bir tarzla yaşam alanımıza rahatlıkla uygulayabileceğimiz bir tarz. 



Anne sandıklarını karıştırmaya başlayın, bulacağınız eski kumaşlar, yün bahtaniyeler bu tarz içi tam da aradığınız parçalar. 



Ahşap mobilyalar, vintage parçalar yine bu tarzın olmazsa olmazı, doğrusu çokta yakışıyor. Tül cibinlikle süsleyeceğiniz yatağınız hem romantik hem de rüya gibi olacaktır. İkea'dan kesenize uygun olanı seçip, yatağınızı güzelleştirebilirsiniz.



Benim gibi büyük asimetrik, renkli, kübizim izleri taşıyan tabloları seviyorsanız odanızın baş köşesinde çok güzel duracaktır.





10 Ekim 2014 Cuma

Pikap Almadan Önce Bilinmesi Gerekenler


      Öncelikle pikap ile gramafonu ayırmakta yarar var. Zira gramafon dediğimiz ürün sadece taş plak çalma özelliğine sahiptir. Pikap ise fonksiyonuna göre taş plak(78lik) ve 33, 45lik plakları çalabilir. Ayrıca günümüzde taş plak bulmak oldukça maliyetli ve zordur.

   33lük ve 45lik diye adlandırdığımız plaklarda rakamlar esasen plağın dönme hızını belirtir. Albümler 33lüktür, LP şeklinde de adlandırılır. 45'likler ise önü ve arkası olmak üzere genelde 2 şarkıdan oluşan albümlerdir. Çoğu şarkısını bilmediğim bir sanatçının sevdiğim tek şarkısını alabilmem açısından mantıklı bulsam da nedense özellikle Türk sanatçıların plaklarında bir hayli abartılı rakamlarla karşılaşmamdan mütevellit genel olarak 33'lük plakları tercih ediyorum. 

    Aslında pikap tercihi direkt bütçeyle alakalı... Bu da bizi  iki tercihe sürüklüyor; ya eski (antika) pikap ya da yeni bir pikap alabiliriz. Ne yazık ki e-Bay gibi siteleri incelediğimizde daha uygun fiyatlı olan pikaplar son zamanlardaki popileritesinden dolayı bir hayli pahalı... Ancak uygun bir araştırma ile kesenize göre istediğiniz gibi bir pikap bulabileceğinize eminim, fazla aceleci olmayıp; mevcut fiiyatı iyice bir araştırmak gerekiyor özellikle eski (antika) tercih edecekseniz. Zaten genel olarak karşılaşacağınız markalar Dual, Philips, Grundig, Panasonic gibi markalar olacaktır ki tercihleri bu doğrultuda yapmakta yarar var; herhangi bir sorunda parça bulmak daha kolay olacaktır. İkinci el alımda Türkiye'de satışı çok olmayan bir markayı almakta karar kıldıysanız iki kere düşünün derim ben. Bir diğer tercih konusu ise ses sistemi içinde olan pikap mı yoksa anfi, hoparlör, pikap şeklinde bir kombinasyon mu tercih edeceksiniz? Ben ikincisini tercih ettim, zira elimdeki sistemi zamanla (elime para geçtikçe) geliştirme şansım yüksek olacaktır diye düşündüm. İlla ikinci el mi alınmalı, piyasadaki sıfır pikaplar ya da Dj ekipmanları iş görmez mi diyorsanız, tabi ki iş görür.. Yine sizin tercihiniz ve beklentiniz ile alakalı bir karar olacaktır. Ancak ikinci el tercih ettiyseniz iğnesini kaliteli bir iğneyle değiştirmenizde yarar var ki değiştirdiğiniz zaman öncesi ve sonrası arasında ki ses farkını çok net duyacaksınız. Ayrıca kötü bir iğneye sahip pikap, plağınıza zarar verebilir hele ki elinizdeki plaklar nadirattansa bu konu da oldukça özen göstermek lazım. Çok kaliteli bir pikapta (ya da çok iyi bir ses sisteminde) dinlediğiniz plak, sizin pikabınız da aynı şekilde ses vermeyebilir, ya da sorunsuz bir şekilde dinlediğiniz plak başka bir pikapta atlama, kayma, cızırtı yapabilir. Bu tarz sorunlar pikabınızın ya da plağınızın bozuk olduğu anlamına gelmez. En nihayetinde dinlediğimiz plakların büyük bir çoğunluğu ikinci el ki bu durumda zamanla küçük çiziklere, yıpranmalara sebebiyet veriyor. Pikabınızın hassasiyetiyle alakalı, dinlediğinizde bunlar sorun yaratabilir.

     Pikap almak, plak biriktirmek bir hayli emek isteyen bir iş, üstelik maddi anlamda da bir hayli etkili... Daha önce İzmir'de plak alabileceğiniz yerleri şurada yazmıştım. Pikap almaya karar verdiyseniz ve İzmir'deyseniz buralara bir göz atıp fikir edinin derim. Pikap almak istiyorsanız illa milyarlar dökmeniz gerekmez, biraz araştırma ile isteğiniz fonksiyonlara sahip bir şeyler bulabilirsiniz, kalanı da sizin zevkinize; tercihinize kalmış.

          

8 Ekim 2014 Çarşamba

Laodikya Antik Kenti

      Denizli'nin 6 km kuzeyindeki Laodikya kenti Pamukkale'ye de bir hayli yakın, bizde Pamukkale dönüşü minicik tabelasını fark edip (gerçekten minicik ve gittiğimiz yönde Antik kentin varlığına dair başka bir ibare yoktu), neyle karşılaşacağımızı bilmeden Goncalı köyüne daldık. Şimdilerde mahalle olan Goncalı, köy izlerini taşıyor ki tarlalarından giden yolu almakta bir hayli keyifli. Vardığımız da ise büyük bir Antik kentle karşılaşacağımızı beklemiyorduk. Çalışmaları devam eden ve henüz her şeyin gün yüzüne çıkmadığı Laodikya Pamukkale'ye gitmişseniz görmeden gidilmemesi gereken yerlerden. 





     İncil'de bahsi geçen 7 kilisiden birisinin içinde yer aldığı en az Efes kadar büyük olduğu (hatta tamamlandığında Efes'i geçeceği) söylenen Laodikya 10 bin dönüm arazinin üzerine kurulmuş ve henüz çalışmalar tamamlanmamış. Ancak buna rağmen düzenli ve gezmesi kolay bir kent. Kent M.Ö 3.yy'da Suriye Kralı Antiokhos tarafından eşi Laodike adına kurdurtulmuş. Dönemin en büyük stadyumuna sahip Laodikya tekstil şehriymiş ve geçmişe dair bir çok iz taşıyor. 





Daha detaylı bilgi için yolunuz Denizli taraflarına düştüyse hazır Pamukkale'ye gitmişken Laodikya'yı da gidin görün, pişman olmazsınız. 

4 Ekim 2014 Cumartesi

Mutlu Bayramlar :)

        Bir hayvan sever olarak Kurban Bayramı'nın toplu katliam kıvamında geçmesinden her ne kadar rahatsız olsam da itiraf etmeliyim ki ciddi bir et oburum. O yüzden yemeyelim, kesmeyelim diyemeyeceğim. Ancak lütfen bu işleri bilinçli, dikkatli en az acıyla yapalım. 4 Ekim'in "Hayvanları Koruma Günü" olduğunu hatırlatır, ibadetlerimizi eziyet etmeden yerine getirebilmeyi temenni ederim. 
     
       Sevdiklerinizle mutlu, huzurlu, keyif dolu günleriniz olsun... Aman kavurmaları kahvaltıdan akşama gömüp, tansiyonları oynatmayalım, baklavayla mesafeyi koruyalım, sarmaları kavurmaya katık etmeyelim; 4 günü 4 yeni kilo ile bitirmeyelim... şekere zeval vermeyelim... Mutlu bayramlar :)

3 Ekim 2014 Cuma

Oblomov - İvan Aleksandroviç Gonçarov

                                                                           


                                                                            "Bu kitapta önemli olan Oblomov değil, Oblomovluktur."
                                                                                                                                Dobrolyubov

             Rus klasiklerinden sayılan eser, 1850'lerin Rusya'sında geçiyor. Ailesinden kalan çiftlik -Oblomovka- ile tembelce yaşamaya alışmış Oblomov'un hikayesini konu alıyor. Yazar Oblomov üzerinden dönemin Rusya'sını eleştirmiş bu sebepten de kitap büyük ilgi görmüştür.  Kitabı bu kadar önemli yapan olgu nedir derseniz, kanımca çağımızında hastalığı olan; tembellik. 

        Kitabın belli bir sayfasına kadar ruhumu darlayan Oblomov kafasındaki düşüncelerle ve üşengeçliği ile yatakla bir türlü vedalaşamıyor. Çalışmak, efor sarfetmek, yürümek, gezmek gibi aktiviteler onun için korkutucu bir külfet. Üstelik çözmesi gereken dertler de kapısına dayanmış, yine de hareket edemiyor.. Tutulmuş gibi... Zihni yapmaya çalıştığı planla o kadar meşgul ki (!) sürekli ziyaretine gelen ahbaplarına kendisine çözüm bulabilmesi için neredeyse yalvarıyor.  Ta ki aşk kapısını çalana kadar.
       
        Öyle bir aşk ki bu, yatağından çıkamayan Oblomov gidiyor yerini kırlarda yürüyüşler yapan sevdiğinin bir sorusu karşısında bütün çarşıyı alt üst edip kitaplar alan ve aldığı kitapları hatim eden; zaman zaman yorulan ama şikayet etmeye fırsatı kalmayan bir adam geliyor. Tabi o da bir yere kadar, iş ciddiyetinde bindiğinde cebinde metelik kalmadığını fark eden Oblomov, işlerini koyamamanın hezimeti ile sevdiceğine kavuşacağı günün hayali arasında kalır, işler daha da karmaşıklaşmıştır.

           İş  bankası kültür yayınları tarafından yayınlanmış baskısını okuduğum Oblomov'u çok sevdim. Klasikler de düzgün baskı okumak kitabın anlaşılabilirliği, okunabilirliği açısından çok önemli ki İş Bankası yayınları da genelde beni yanıltmıyor. Kitap tam 619 sayfa, bu şekilde söyleyince korkutucu gibi gelebilir ancak okuması kolay bir kitap, sayfaların nasıl ilerlediğini farketmiyorsunuz. Sizin klasikler içerisinde sevdikleriniz hangisi?

1 Ekim 2014 Çarşamba

Ekim Şarkıları

      Yolda,  otobüste, banyoda, çalışırken, okurken... hayatın her evresinde müzik olmadan olmaz diyorsan sende bendensin. Daha önceleri de müzik içeren yazılar yazdım ancak bundan sonra düzenli olarak şarkılar paylaşmaya karar verdim. Bunlarda ekim şarkılarımız olsun ve müzik hiç susmasın.


Sting - Englishman in Newyork 

Julien Dore - Paris Seychelles

Wiretree - Big Coat


Fink - Pretty Little Thing