12 Şubat 2014 Çarşamba
Her - Film İzle
Her bir aşk filmi.. Ancak bir hayli sıradan;gelişmekte olan yapay zekanın, teknolojinin ürünü olan bir işletim sistemine duyulan bir aşk. Gerçek olmayan, ama seni anlayan, işlerini kolaylaştıran, güldüren, sabahlara kadar sıkılmadan konuşturabilen birine aşık olabilir misiniz? İnsanı düşündürüyor, merakla izletiyor kendini. Erkek olsam ve muhtemelen işletim sistemim de Scarlett Johansson konuşsa muhtemelen ben de aşık olurdum.. Film boyunca sadece sesinden tüm o duyguları, enerjileri o kadar net alıyorsunuz ki kadına hayran olmamak elde değil..
Ve Theodore yaşadığı ayrılığın etkisinden bir türlü kurtulamayan ve alışkanlıkla, pişmanlık arasında ki çelişkiyle boğuşurken aldığı işletim sistemine vurulan adam. Aşkı saçma mı değil mi düşüncelerimden sıyrıldığımda yazdığı mektuplar ve yaşattığı duygular çok hoştu. Sahi neden mektuplaşmıyoruz ki biz? Tamam mail, facebook ve buna benzer iletişim kolaylıkları varken günlerce posta yolu gözlemek anlamsız olabilir ama tuşlara dokunmaktansa kağıdın kalemin güzelliğini hissedip akışına gire yazmak daha güzel değil miydi?
8 Şubat 2014 Cumartesi
Paul Auster - Sunset Park
(Can Yayınları eski kapak tasarımına dönmeli diye düşünen bir ben miyim?)
Paul Auster'ın Sunset Park'ı yine alışılmış coğrafyası Brooklyn'de geçiyor. Bir gün New York'a gidersem Brooklyn'in tüm sokaklarını, köşelerini, kafelerini gezmemin sebebi Gossip Girl'den sonra Paul'cuğum olacak.. velhasıl, vicdan azabı ve kendi iç hesaplaşmalarının çıkmazında boğuşan ve her şeyden uzaklaşma kararı alan Miles Florida da bulur kendini.. 17 yaşındaki güzel Pilar'a aşık olur ancak kız kendisinden bir hayli küçüktür. Başta ses çıkarmayan Pilar'ın ailesi ise Miles isteklerini yerine getirmeyince polise şikayet etme tehditinin ötesinde icraata geçince; Miles ne zamandır kendisini çağıran Bill'in yanına Brooklyn'e gitme kararı alır ve dolayısıyla Bill ve diğer ev arkadaşları Ellen, Alice'yi de içen alan Sunset Pak'taki ev halkının hikayesini öğreniriz. Her karakteri ayrı bir hikaye olan; aşk, ızdırap, tutku, korku, pişmanlık duygularıyla yoğrulmuş bir kitap. Hikaye akıcı ve keyifli olsada ben ne yazık ki elimde biraz süründürdüm, ilkbaşlarda uff puff dedirtme ihtimali olsa da sabırlı davranıp sonuna dek okumaya değer bir eser.
Etiketler:
can yayınları,
kitap,
kitaplık,
Paul Auster,
Sunset Park
7 Şubat 2014 Cuma
47 Ronin
Tarih barındıran, gerçekten öykülenmiş hikayeleri izlemek; öğrenmek benim için ayrı bir keyiftir ki 47 ronnin de bunlardan biri.. Gecenin bir vakti tam da kahveleri bitirip eve dönecekken amaan napçaz, bari film izleyelim hevesiyle gittik ancak şu son zamanlar da izlediğim sinema filmleri içerisinde benim açımdan en tatmin edici olanı buydu :) İzleyeli 1 ayı bulmuş olsa da tembelliğimden ancak fırsat bulabildim ne yazık ki.. Evet sonunda tam anlamıyla bir şey beğendim diyebiliriz.. Tabi zevkli renkli konulardan mütevellit sizde aynı etkiyi yaratır mı bilemem, ama deneyin diyebilirim.
Efenim hikaye, Samurayların ustalarının adice kandırılıp öldürülmesinden sonra intikamlarını almak için savaşmalarını konu ediniyor. Efsanenin özünde büyülü, cadılı şeyler olduğunu çok düşünmesem de hatta belki bu ayrıntılar olmasaydı daha gerçekçi olabilecek olsa da itiraf etmeliyim ki cadı karakterinin sinsiliği ve işgüzarlığı inanılmaz hoşuma gitti, tabi efendisine aşkı ve gereksiz kabullenişi ise sinirimi bozdu.
Duygu Asena'nın 2014 versiyonu ruh halim kabullenemedi tabi wsdkjdfkjkjkf :)) Bizim samuraylar birleşiyor kılıçları kuşanıyor intikamı alıyor ancak yine de yasaların ağır hükmünden kurtulamıyorlar.. Prenses ve ülkenin geleceği kurtuldu, ben olsam affederdim, vicdanlı insanım ne de olsa :P Ancak Japon kültrünün disiplinli ve değişmez yasalarının uygulanışı ve cesur tarihe isimlerini kazıyan samurayların bu durumda ki duruşları fazlasıyla etkileyiciydi.. Bu hafta sonu film modundaysanız kaçırmayın.. Siz izleyip beğendiniz mi?
Efenim hikaye, Samurayların ustalarının adice kandırılıp öldürülmesinden sonra intikamlarını almak için savaşmalarını konu ediniyor. Efsanenin özünde büyülü, cadılı şeyler olduğunu çok düşünmesem de hatta belki bu ayrıntılar olmasaydı daha gerçekçi olabilecek olsa da itiraf etmeliyim ki cadı karakterinin sinsiliği ve işgüzarlığı inanılmaz hoşuma gitti, tabi efendisine aşkı ve gereksiz kabullenişi ise sinirimi bozdu.
Duygu Asena'nın 2014 versiyonu ruh halim kabullenemedi tabi wsdkjdfkjkjkf :)) Bizim samuraylar birleşiyor kılıçları kuşanıyor intikamı alıyor ancak yine de yasaların ağır hükmünden kurtulamıyorlar.. Prenses ve ülkenin geleceği kurtuldu, ben olsam affederdim, vicdanlı insanım ne de olsa :P Ancak Japon kültrünün disiplinli ve değişmez yasalarının uygulanışı ve cesur tarihe isimlerini kazıyan samurayların bu durumda ki duruşları fazlasıyla etkileyiciydi.. Bu hafta sonu film modundaysanız kaçırmayın.. Siz izleyip beğendiniz mi?
Sevgililer Gününde Sevgiliye Ne Alınmamalı?
14 şubat yaklaştıkça herkeste bir ne alsam telaşı var olunca, ne
alınmalı diye düşünmeden edemedim.. Bu konu kendi içinde bir çelişkiyken gerçek
olan bir şey var ki “alınmaması” gerekenler. Genel olarak 14 şubatta “ayy ne
hoş sevgiliyiz, hadi kutlayalım” teması gereksiz gelse de hediye alma ve verme
kısmının güzelliğinden bu günü de sevebiliyorum J
Şimdi efendim genel olarak kadınlara hediye almak çok kolayken neden
zorlama hediyeler arayışına gidiyor bu beyler bilemedim…
1. hiçbir kadın sanmıyorum ki oyuncak ayı delisi olsun.. Hayır bir kere
mantık ne; kullanışsız gereksiz boşa yer kaplayan anlamsız bir hediye ve
romantizim neresinde çözemedim.. Almayın, çok saçma..
2. Kız arkadaşınız benim gibi çiçek sepet işlerinden anlamıyorsa boşa
çiçek almayın(canlı çiçek) zira çürüttüğüm orkideler evde dağ oldu.. Onun
yerine meyve sepetlerini tercih edebilirsiniz.
3. Kalpli yastık, fincan üstü foto, sevgili resimlerinin puzzle
halleri… Hayatımda bunlar kadar zorlama romantik hediyeler görmedim… Yapmayın
canlarım, daha hoş şeyler bulabilirsiniz.
(Görsel alıntıdır.)
4. Hiçbir hayvan hediye değildir!! Hediye alacağınız kişi; sorumluluk
sahibi biri değilse lütfen bu tarz seçimlerden uzak durun ve hayvanları telef
etmeyin! Zira sokaklar hediye olarak alınmış ama bakılamamış hayvanlarla dolu…
5. İsim kolyeler… Fazlasıyla klişe olmasının dışında, hiçbir özelliği
bulunmayan bu kolyeler de tercihler arasında.. Bir de kendi isimlerini yazdırıp
hediye eden partnerler var ki, çok gereksiz bir durum gibi geliyor bana… Size
ait bir şey taşımasını istiyorsanız kız arkadaşınızın; madalyon kolye vs.
ürünleri tercih edebilirsin ki bence daha şık.
Ne alabiliriz dediğinizi duyar gibiyim… Sevgilinizin ne sevdiğini, ne
istediğini biraz düşünüp, takip ettiğinizde doğru hediyeyi bulabileceğinize
eminim. Ancak sevdiği bir gurubun konser biletleri, hep gitmek istediği bir yer
de sürpriz tatil, sevdiği yönetmenin, müzisyenin, yazarın özel basım bir eseri,
özel ilgi alanına göre hep sahip olmak istediği bir nesne, şık bir akşam yemeği
hatta bazen sadece bir kitap bile çok daha anlamlı özel bir hediye olabilir. O
yüzden zorlama arayışlardansa, sevdiğinizin sevdiklerini takip etmeniz
yeterli...
Siz ne düşünüyorsunuz? Sizce yanlış hediyeler neler, ya da doğru
hediyeyi nasıl bulabiliriz?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)